Ülkücülerin Türkiye Siyasetindeki Dönüşümü: MHP'nin Kurumsal Kimliği Nasıl Şekillendi?


Türkiye siyasetinin en köklü ve tartışmalı hareketlerinden biri olan Ülkücülük, özellikle 1970'li ve 1980'li yıllarda yaşadığı zorlu süreçten bugüne, siyasi alanda önemli bir dönüşüm geçirdi. Uzun yıllar boyunca sol partilerin zıddı bir kutup olarak konumlanan Ülkücü hareketin kurumsal kimliği ve siyasi söz sahibi olma yolculuğu, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) çatısı altında inceleniyor.

⚔️ 70'ler ve 80'ler: Çatışma ve İdamlar Dönemi

1970'ler ve 1980'ler Türkiye'si, Ülkücülerin sol ideolojilerle girdiği şiddetli çatışmalarla anılmaktadır. Bu dönemde hareketin birçok mensubu, devrin siyasi atmosferinde "terörist" olarak görülmüş ve yaşanan sağ-sol çatışması sonucunda çok sayıda Ülkücü idam edilmiştir. Hareket, uzun yıllar boyunca Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokratik Sol Parti (DSP) gibi sol partilere taban tabana zıt bir ideolojik çizgi izlemiştir.

🏛️ MHP'nin Kuruluşu ve Alparslan Türkeş Dönemi

Ülkücü harekete siyasi bir çatı sağlayan MHP, kökenini 1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) liderliğine geçen ve daha önce Türk Kara Kuvvetleri'nde albaylık yapmış olan Alparslan Türkeş'ten almaktadır. Partinin kuruluşu resmen 1969 yılına dayanır ve 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca esas olarak Türkçü ve Türk milliyetçisi bir siyasi gündem izlemiştir.

Türkeş, partiyi kurma gerekçesini açıklarken, CHP'yi kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün milliyetçi ilkelerinden çok uzaklaşmakla eleştirmiş ve CHP'nin bu çizgiden sapmaması halinde MHP'yi kurmayacağını iddia etmiştir. MHP, 1973 ve 1977 genel seçimlerinde başarı göstererek, dönemin Milliyetçi Cephe hükûmetlerinde yer almıştır. Ancak parti, 12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında kapatılmış, 1993'te ise orijinal adıyla yeniden kurulmuştur.

Partinin gençlik kolu olan Ülkü Ocakları, 1970'lerdeki sağ-sol çatışmasında aktif rol oynayan en önemli unsurlardan biri olmuştur.

📈 Kurumsallaşmanın Mimar: Devlet Bahçeli Dönemi

Alparslan Türkeş'in 1997'de vefatının ardından parti liderliğini devralan Dr. Devlet Bahçeli, Ülkücü harekete kurumsal bir kimlik kazandıran isim olarak öne çıkmıştır. Bahçeli'nin liderliğinde MHP, 1999 genel seçimlerinde oyların %18'ini alarak 129 sandalye ile tarihinin en iyi seçim sonucuna ulaşmış ve Demokratik Sol Parti (DSP) ile Anavatan Partisi (ANAP) ile kurulan koalisyonda yer alarak Bahçeli Başbakan Yardımcısı olmuştur.

Bu başarı, MHP'nin siyasi söz sahibi olma sürecindeki en kritik dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.

🔄 İdeolojik Tabuların Yıkılışı ve Cumhur İttifakı

Devlet Bahçeli'nin liderliğindeki en büyük değişim, MHP'nin geleneksel sol partilere zıt duruşunu temsil eden ideolojik tabunun yıkılması ile gerçekleşmiştir. 2016 yılından itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'yi açıkça desteklemeye başlayan Bahçeli, MHP'yi siyasi yelpazenin ortasına yaklaştırmıştır.

Bu siyasi dönüşüm, parti içinde bir bölünmeye yol açmış ve Meral Akşener'in daha ılımlı bir hareket olan İYİ Parti'yi kurmak üzere MHP'den ayrılmasına neden olmuştur. MHP, bu süreçte 2017 referandumunda 'Evet' oyu kullanmış ve 2018 genel seçimlerinden itibaren AK Parti ile Cumhur İttifakı'nı oluşturarak günümüzde de bu ittifakın bir parçası olarak siyasi hayatını sürdürmektedir.

🌍 Uluslararası Algı: Terör Listesinde Olmak

Ülkücü hareketin uluslararası algısı ise dönem dönem tartışma konusu olmuştur. Kazakistan ve Azerbaycan'ın yanı sıra birçok Avrupa ülkesi, dönemsel olarak Ülkücüleri terörist olarak görmüştür. Kazakistan'da Ülkücülerin resmi olarak terörist listesinde yer aldığı bilinmektedir.


Gazeta
Daha yeni Daha eski